Lohusa Sendromu Nedir? Doğum Sonrası Depresyonla Nasıl Baş Edilir?
Hamilelik ve doğum sonrası birçok insan için çok güzel ve özel dönemler olarak bilinmektedir. Heyecanla ve sağlıkla çocuğunu kucağına almak isteyen anneler ruh sağlıkları açısından oldukça hassas ve riskli bir dönemden geçmektedirler. Bu riskli dönemde ortaya çıkabilecek birden fazla ruh sağlığı sorunu olsa da en çok bilineni doğum sonrası depresyonudur. Anneler bu dönemde oldukça fazla fiziksel değişim yaşamaktadırlar. Bütün bu fiziksel değişimlerin yanında bir de anne olunduğu gerçeği, anne olmanın sorumluluğu ve zorluğu kişilere oldukça ağır baskılar yapar. Bu dönem tamamen değişimlere adanmış bir dönemdir. Bu değişimler annelere zor süreçler yaşatmaktadır. Doğum sonrası ilk bir yıl psikiyatrik hastalıklar açısından oldukça riskli bir dönem olarak kabul edilmektedir.
Kadınların bir kısmı doğumla birlikte gelen değişimlere uyum sağlarken, diğer kısmı ise bu dönemde sıkıntılar yaşamaktadır. Doğum sonrası yaşanan bu sıkıntılar 3 ana başlık altında toplanabilir. Annelik hüznü, doğum sonrası psikozu ve doğum sonrası depresyonu.
Annelik Hüznü yeni doğum yapan kadınların önemli bir bölümünün yaşadığı bir problemdir. Annelik hüznü belirtileri doğumdan sonraki 3. Veya 4. günde ortaya çıkar ve 1-2 gün ile 1-2 hafta arasında sürer. Hafif düzeyde semptomlar görülür ve yeni annelerin çoğu bu süreci yaşar.
Doğum sonrası psikoz ise doğum sonrası yaşanacak en şiddetli psikiyatrik bozukluktur. Bu bozuklukta annelerde kendine ve bebeğe zarar verme düşünceleri ve davranışları görülmektedir.
Doğum sonrası depresyon belirtileri sadece anne için değil anne bebek bağı için de oldukça yıkıcıdır. Doğum sonrası depresyon belirtileri doğumdan sonraki 2-8 hafta içinde ortaya çıkmaktadır ve en az 2 hafta en fazla 1 yıl sürmektedir. Bu süreç tüm aile için oldukça zor geçmektedir. Birçok kadın doğum sonrası mutlu olması gerektiğine inandığı için doğum sonrası depresyonu yaşadığında suçlu hisseder ve bu durumu herkesten saklamaya çalışır. Bu utanç ve saklama ile doğum sonrası depresyon kolaylıkla gözden kaçabilir. Gözden kaçmaması için ailenin doğum sonrasında anneye destek olması ve anneyi gözlemlemesi önemlidir.
Doğum Sonrası Depresyon Belirtileri
Doğum sonrası depresyonda görülen belirtilerin genel depresyon belirtilerinden hiçbir farkı yoktur. Annede üzüntü, ağlama, değersizlik, umutsuzluk, karamsarlık, yalnız kalmayı isteme, yorgunluk ve isteksizlik gibi semptomlar görülmektedir. Doğum sonrası depresyon geçiren annelerde aynı zamanda dikkat dağınıklığı, kararsız olma, uyku sıkıntıları, öfkeli olma, yetersizlik, bebeğe karşı ilgisizlik, iştahsızlık ve intihar düşünceleri de görülmektedir. Bebeğin doğumuyla annelerde yorgunluk, uyku sorunları ve beslenme sorunları zaten görülüyor olsa da enerji kaybı, istek kaybı ve suçluluk duygusu sadece doğum sonrası depresyonda görülmektedir.
Doğum Sonrası Depresyon Neden Olur?
Doğum sonrası depresyonda risk faktörlerini önceden bilmek yeni doğum yapmış anneleri ve bebekleri korumak için oldukça önemlidir. Yapılan çalışmalara bakıldığında
- Doğum öncesi depresyon ve anksiyetenin bulunması
- Çocuk bakımı ile ilgili stres yaşanması
- Evliliğin kötü gitmesi
- Düşük özgüven
- Sosyoekonomik durum
- Hamileliğin istenip istenmemesi
- Ailede depresyon bulunması
- Yapılan doğumların sayısı
- Eğitim düzeyi
- Prematüre doğum
- Hamilelikte yaşanan sorunlar önemli risk faktörlerindendir.
Doğum sonrası depresyonun nedeni tam olarak bilinmese de biyolojik ve psikososyal faktörlerin etkili olduğu bilinmektedir. Biyolojik sebeplere bakıldığında hamilelik süresinde artan östrojenin doğum sonrası aniden düşmesi doğum sonrası depresyon ile ilişkilendirilmiştir. Geç başlayan doğum sonrası depresyonda troit hastalıkları da önemli rol oynamaktadır.
Doğum yapan her kadında bu biyolojik gelişmelerin görüldüğü fakat doğum yapan her kadının doğum sonrası depresyonu yaşamadığı göze alınarak bu hastalıkta psikososyal etkilerin belirleyici olduğu görülmüştür. Kişinin stres etmenleri, kişiler arası ilişkileri ve sosyal destek sistemleri gibi faktörlerin etkili olduğu bilinmektedir. Özellikle doğum sonrası sosyal destek bir annenin en çok ihtiyacı olan şeydir ve sosyal destek alınmadığında annenin stresi ve kaygısı oldukça artacaktır. Doğum sonrası depresyonu yaşayan annelerde sosyal destek azlığı görülmektedir.
Doğum Sonrası Depresyonu Nasıl Atlatılır?
Doğum sonrası depresyonu yaşayan annelerde utanç oldukça fazla görüldüğü için genelde doğum sonrası depresyon yaşayan anneler yaşadıkları belirtileri saklar ve tedavi gecikir. Tedavi geciktiğinde hastalık kronik ve tedaviye dirençli hale gelebilir. Bu sebeple doğum sonrası depresyon yaşamanın olağan bir süreç olduğunu ve çocuk doğurmanın hem güzel hem de zor bir süreç olduğunu anne adaylarına anlatmak gerekmektedir. Doğum sonrası depresyon testini çözmek yaşanılan şeyin depresyon mu yoksa annelik hüznü mü olduğunu anlamak için yardımcı olacaktır.
Terapide ise amaç annenin duygularını anlaması ve içinde yaşadığı sıkıntıları çözmesidir. Annenin özgüvenini geliştirmek ve anneye destek vermek önemlidir.
Annenin yaşadığı bu zor süreçte ailenin de yapması gereken şeyler vardır. Öncelikle annenin dinlenmesi ve aile bireylerinin ona destek vermesi oldukça önemlidir. Doğum sonrası depresyonda anne ve bebek birbirinden ayrılmamalıdır. Burada en büyük sorumluluk babaya ve aileye düşmektedir. Sürekli olarak anneye destek verme ve bebek ile anne ilişkisini geliştirme görevini üstlenmelidirler. Baba eşine ve çocuğuna destek olmalı, ev ve çocuğun işlerini üstlenmelidir.
Hiwell Nedir?
Hiwell, online bir platformda uzman klinik psikologlarla danışanları bir araya getirerek psikolojik danışmanlığı ulaşılabilir, uygun fiyatlı ve konforlu hale getirir. Hiwell, danışanların video görüşmeler ve mesajlarla uzman psikologlardan hizmet almasını sağlar. “Başlayın” diyerek sizin için özel tasarlanmış psikolojik danışmanlık sürecinize hemen başlayabilirsiniz.
- Marakoğlu, K., Özdemir, S., Çivi, S. (2007). Postpartum Depresyon, Türkiye Klinikleri J Med Sci, 29 (1):206-214.
- Erdem, Ö, Bez, Y.( 2009). Doğum Sonrası Hüzün ve Doğum Sonrası Depresyon, Konuralp Tıp Dergisi,1(1):32-37.