Kıbrıs, Kathimerini’nin Güneydoğu Avrupa ve Doğu Akdeniz Forumu’nda ön planda
Kıbrıs ve onun Akdeniz’de stratejik bir ortak ve diplomatik bağlantı olarak ortaya çıkışı ve adanın Türk işgali altındaki kuzey kısmı meselesi, Pazartesi günü Washington DC’de 5. Forum kapsamında tartışılan ana konuydu. Güneydoğu Avrupa ve Doğu Akdeniz, American Enterprise Institute düşünce kuruluşunda.
Tartışma Kathimerini İngilizce Sürümü, Delphi Ekonomik Forumu ve Helenik Amerikan Liderlik Konseyi (HALC) tarafından ortaklaşa düzenlendi ve HALC’nin genel müdürü Endy Zemenides tarafından yönetildi. Konuşmacılar arasında American Enterprise Institute kıdemli üyesi Michael Rubin, Kıbrıs’ın ABD Büyükelçisi Evangelos Savva, Kıbrıs Forumu Kurucusu Nicolas Kyriakides ve American Progress düşünce kuruluşunun Kıdemli Üyesi Alan Makovsky vardı.
Panelde, Kıbrıs ile ABD arasındaki ilişkilerin gelişimi, Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler arasındaki ilişkiler, Kıbrıs meselesinin önemi ve aynı zamanda ülkenin bölgedeki ortak olarak stratejik önemi üzerinde duruldu.
Forumun ilk gününde Washington merkezli diğer düşünce kuruluşlarında da tartışmalar yapıldı.
American Enterprise Institute kıdemli araştırmacısı Michael Rubin, modern Türkiye’nin yüzüncü yıl dönümünü ve Kıbrıs’ın kuzey kesimindeki Türk işgalinin 50. yılını kapsayan mevcut dönemecin önemini vurguladı; zira bu durum, bu durumu gözden geçirmek için ender bir fırsat sunuyor. geçmiş politikaların hatalarını gözden geçirmek ve Doğu Akdeniz’deki Türk sorununa yeni bir açıdan yaklaşmak. Rubin, “Türkiye’nin revizyonlara kapı açtığını” ancak bu tür revizyonların devam etmesi gerekmediğini, Henry Kissinger döneminin karmaşık ve kısa vadeli tavizlerinin ortadan kaldırılması ve ahlaki netliğin sağlanması gerektiğini söyledi. “Doğu Akdeniz’in tüm eyaletleri için sadece uluslararası hukuka uyduklarında ve sınırlarının içinde ve dışında barışçıl yaşadıklarında barış ve refah olabilir” dedi. Türkiye, Kıbrıs’ın her yerindeki işgaline son versin.
Kıbrıs’ın ABD Büyükelçisi Evangelos Savva, Kıbrıs meselesinin Forum’da ön planda olmasından memnun olduğunu belirterek, “ABD’yi ve aynı zamanda Avrupa Birliği’ni de bu çabalara nasıl daha fazla dahil edebiliriz?” konusunda pek çok ilginç sorunun gündeme geldiğini kaydetti. Kıbrıs sorununu çözmek için.” Hem ABD hem de Yunan taraflarındaki Doğu Akdeniz için bir strateji yaratması gerektiği konusunda da çok şey söylendi, bu da herkesin barış, güvenlik ve istikrar için bölgede yaptığı çabaları kolaylaştıracak. Savva, “Bütün bunlar elbette uluslararası hukuka bağlı olduğumuzu varsayıyor ve bu bölgedeki herkes için geçerli olmalı” dedi ve tartışmadan açıkça ortaya çıkan önemli şeyin şu olduğunu kaydetti: “Herkesin aktif katılımına ihtiyacımız var. Doğu Akdeniz’in ve özellikle Kıbrıs’ın ‘büyük oyuncuları’.”
American Progress düşünce kuruluşunun Kıdemli Üyesi Alan Makovsky, onlarca yıldır Washington’daki insanların Kıbrıs’tan bahsederken sadece Kıbrıs meselesini düşündüklerini ifade etti. Bugün Kıbrıs’ın özellikle Doğu Akdeniz Yasası aracılığıyla çok daha stratejik olarak değerlendirildiğini söyledi. Makovsky, Yunanistan, Kıbrıs, İsrail ve ABD arasındaki 3+1 iş birliği planlarının güçlendirilmesinin önemine vurgu yaparak, bu şekilde Ankara üzerinde dolaylı olarak etkili bir baskı oluşturulduğunu vurguladı. Kıbrıs’ın tek mesele üzerinden ele alınmamaya başlamasının nedenleri arasında doğalgaz, İsrail ile ilişkilerinin yeniden yapılandırılması, AB’ye katılımı ve Rusya ile ilişkilerin değişmesinin yanı sıra Türkiye ile de ilişkilerin değişmesinin yer aldığına dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkesinin Rusya ile ilişkilerine ilişkin tutumu. Son olarak Kıbrıs’ı daha çok stratejik bir çözüm olarak görmemiz ve aynı zamanda Kıbrıs’ı bir “sorun” olarak görmekten uzaklaşmamız gerektiğini kaydetti.
Kıbrıs Forumu Kurucusu Nicolas Kyriakides, gelecek neslin Kıbrıs meselesine bakışını ve çözüm yollarını anlattı. Kıbrıs’ın özellikle Washington’da daha sık tartışılması gerektiğini, bunun göz ardı edilemeyecek açık bir konu olduğunu söyledi. Doğu Akdeniz’e yönelik bir stratejinin olması ve “nereye gittiğimizi bilmemiz” gerektiğini, aynı zamanda gerçeklerin, yani vatandaşların, Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin ne istediğinin de dikkate alınması gerektiğini söyledi.