Kıbrıs’taki Kanada elçisi, kadın göçmenlerin ve küçüklerin ihtiyaçlarını karşılama konusundaki deneyiminden yararlanacak
Kanada’nın Kadın, Barış ve Güvenlik Elçisi Çarşamba günü yaptığı açıklamada, küresel çapta benzeri görülmemiş bir yerinden edilme döneminde, Kanada’nın kadın göçmenlerin, çocukların ve bölgesel çatışma bölgelerinden kaçanların ihtiyaçlarını karşılama konusundaki deneyiminden yararlandığını söyledi.
Kuzey Amerika ülkesi, komşu ülkelerden tahliye edilen vatandaşlarını geri gönderilene kadar kısa süreliğine ağırlamak için Kıbrıs ile ikili anlaşmalar imzalayan yaklaşık bir düzine ülkeden biri. İsrail-Hamas savaşının bölgede yayılabileceğine dair korkular son aylarda arttı.
Kıbrıs, 2006 yılında Lübnan’dan tahliye edilen yaklaşık 60.000 üçüncü ülke vatandaşının ülkelerine geri gönderilmesine yardımcı olmuş ve geçen yıl da Sudan’dan tahliye edilenler için aynısını yapmıştı.
Büyükelçi Jacqueline O’Neill, Kıbrıslı yetkililerle yaptığı görüşmelerin, Kanada yetkililerinin vatandaşları, özellikle hamile kadınları ve refakatsiz küçükleri geri gönderirken gelecekteki operasyonlarda uygulayabilecekleri değerli dersler sağladığını söyledi. Ayrıca her iki ülkenin de gemilerde uygun tesisler, uzmanlaşmış tıbbi yardım ve kadınların kendi ülkelerine transit geçişlerinde ayrı konaklama yerleri kurma gibi isteklerini en iyi şekilde nasıl karşılayabileceklerini düşünmeleri gerektiğini söyledi.
O’Neill, Associated Press’e verdiği röportajda, “İyisiyle kötüsüyle Kıbrıs’ın göçmen kabul etme konusunda çok fazla deneyimi var” dedi.
O’Neill, “Vatandaşları güvende tutmak, hepsini tek bir yere koyup hepsini tek bir düzleme koyana kadar orada tutmak anlamına gelmiyor,” dedi. “Bu, onların deneyimlerinin anlık ihtiyaçlarını karşıladığından emin olmakla ilgilidir.”
Kanada elçisi ayrıca, Yunanistan ile birleşmeyi amaçlayan bir darbenin ardından Türk işgalinin ardından ortaya çıkan adanın 50 yıllık etnik bölünmesini çözme çabalarında daha fazla söz sahibi olmak isteyen Kıbrıslı kadın gruplarıyla da bir araya geldi. O zamandan beri, Birleşmiş Milletler aracılığıyla yürütülen müzakerelere erkek temsilciler hakim oldu.
O’Neill, kadınların müzakerelere anlamlı bir şekilde dahil edilmesi durumunda barış anlaşmalarının en az 15 yıl dayanma ihtimalinin yüzde 35 daha fazla olduğunu gösteren istatistiklere işaret etti.
“Neredeyse her yerdeki toplulukların %50’si kadınlardan oluşuyor. Neden bu %50’lik kesimin etrafında olmadığı ve topluluğu etkilemediği sürece, bu topluluk için kararlar alan insanlara sahip olalım ki?” dedi.
O’Neill, kadınların “doğası gereği erkeklerden daha barışçıl” olmadıklarını, ancak çocuk sahibi olmak, aile üyelerine bakmak ve dünyanın birçok yerinde ev işlerinden sorumlu olmak gibi yaşam deneyimleri nedeniyle yeni bakış açıları getirdiklerini ve herhangi bir barış sürecinde tartışılan konuların yelpazesini genişlettiklerini söyledi.
“En iyi kararların, en iyi sonuçların, bu kararlardan en çok etkilenen kişilerin bu kararları almada söz sahibi olmasıyla ortaya çıktığını söylemekle ilgili, bu nedenle bu kararlardan etkilenen kişilere en yakın olduklarında, tüm süreç güçleniyor” dedi. [AP]