Sakal ve Bıyık Ekimine İlgi Artıyor
Türkiye, son zamanlarda sakal ve bıyık ektirmek isteyen turistleri de ağırlıyor.
Türkiye’nin saç ekimi konusunda elde ettiği başarılar ve kazandığı yüksek itibar sayesinde sakal ve bıyık ekimi giderek daha da popülerleşirken turistlerin ilk tercihi de Türkiye oluyor. Köselik kavramını tarihe karıştıran bu uygulama, erkeklerin estetik beklentilerini maksimum oranda karşılarken yıllardır şikâyet ettikleri seyrek sakal ve bıyık görünümünü de geride bırakıyor.
Medikal estetik uygulamalarının sağladığı konfor her geçen gün daha fazla kişiye ulaşırken Türkiye, saç ekiminde olduğu kadar sakal ve bıyık ekiminde de sağlık turizminde başı çekiyor. Genetik olarak ya da travma, yaralanma, enfeksiyon gibi durumlardan sonra meydana gelen seyreklikler ya da tam köselik, sakal ekimi uygulamasının giderek çok daha fazla talep görmesini sağlıyor. Sakal ve bıyık ekiminin kişiye özel olarak kurgulandığını ve herkeste kıl yoğunluğunun farklı planlanması gerektiğini söyleyen Saç Ekim Uzmanı İrfan İlek, “Saç ekiminden sonra sakal ve bıyık ekimi için de yurt dışından birçok danışan bizlere ulaşıyor. Doğal görünüm her geçen gün önem kazanırken, dış görünüşüne önem veren kişilerin istek ve tercihleri de ön plana çıkıyor. Türkiye ise bu noktada uzmanlaşmış bir ülke. Daha çok Amerika ve Avrupa’dan ziyaretçi alıyoruz” dedi.
Sakal Ekimi ile Köselik Tarihe Karışıyor!
Sakal ekiminin tıpkı saç ekiminde olduğu gibi kıl köklerinin aktif olan yerden hedef bölgeye transfer edilmesiyle yapıldığının altını çizen İrfan İlek, “Lokal anestezi altında yapılan bu uygulama, tek seansta yaklaşık 4 ila 5 saat arasında yapılıyor. Ağrısız bir işlem olan saç ve bıyık ekiminde donör bölge, çoğu zaman boyun ve elmacık kemiklerinin bulunduğu alanlar olarak belirleniyor. Aynı şekilde ense bölgesinde yer alan kıl kökleri de bu işlem sırasında kullanılabilir. Ancak diğer alanlara göre kıl kökleri daha ince olduğundan genellikle bıyık yani dudak üstü için tercih ediliyor. İşlem sonrasında kişinin yüzü bandajlanıyor, 72 saat boyunca yüzün her türlü sürtünmeden korunması gerekiyor. Bu süre zarfında yüze su da değmemesi kritik bir kural. Enfeksiyon riskini minimize etmek içinse düzenli bir şekilde işlem yapılan yerlerin baskı yapılmadan temizlenmesi gerekiyor. Hastalar ilk tıraşını iki hafta sonra yapabiliyor” şeklinde konuştu.