‘Şifalı kaseler’ Türk tıp folkloruna ışık tuttu
Şifa modern tıbbın gelişmesinden önce Anadolu halk tıbbında şifa arayışı içinde yüzyıllardır kullanılan ve dua ile sağlık yararları ve suyun rahatlatıcı özelliklerini birleştirmek edildi kase, nadir öğeleri olarak Türk tıp folkloru üzerine ışık tutacak.
Eski uygarlıklardan beri şifa arayışında suya ve duaya önemli bir misyon yüklenmiştir. Şifalı kaselerin, tıbbın gelişmediği bölgelerde nedeni bilinmeyen ve tanısı konulamayan hastalıklarla mücadele yöntemi olarak ortaya çıktığına inanılıyor.
Şifa tası kullanmanın temel amacı, hasta insan ve hayvanların bu taslardan su içerek şifa bulacağına inanılmasıydı.
Bu şifalı kaselerin kökenleri İslam’ın kökenine kadar uzansa da buluntular, MÖ 1. binyılda Kuzey Mezopotamya ve Suriye’de yaşayan Aramiler’in geç antik çağa dayandığını gösteriyor.
İslami örnekleri 12. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar uzanan şifalı kaseler, çeşitli şekil ve formlarda karşımıza çıkıyor. Çoğu bakır, bronz ve pirinçten yapılmış olsa da pişmiş toprak, seramik ve porselenin nadir örneklerine de rastlanıyor.
Koruyucu ve iyileştirici etkisi olduğuna inanılan ayet, dua gibi kutsal ve anlaşılır metinlerle süslenen kaseler ayrıca tılsımlar, sayılar, semboller, gezegenler ve zodyak tasvirleri ile süslenmiştir. Kaselerin kullanımında her bölgenin inanışlarına göre çeşitli ritüellerin uygulandığı görülmektedir.
Şifalı kaseler günümüzde bazı ülkelerde halen kullanılmakta iken, Türkiye’de yaygın kullanımını kaybetmiştir . Bir koleksiyonda, antika dükkanlarında, müzelerde veya sergilerde bulunabilirler.
Koleksiyoncu Haluk Perk, yaklaşık 30 yıldır arkeolojik ve antik ve etnografik dönemlere ait eserleri topluyor. Anadolu tıp tarihi ile ilgili eserlerin yer aldığı koleksiyonunda şifalı kaseler de önemli bir yere sahiptir. Perk, antikacılardan veya müzayedelerden elde edilen çeşitli dönemlerden 100’den fazla şifalı kaseye sahiptir.
Devlete ait Anadolu Ajansı’na konuşan Perk, insanların şifa, rahatlama ve nazardan korunma arayışında olduğunu ve şifalı kaselerin geleneksel tıp olarak kullanıldığını anlattı.
Koleksiyonunda MÖ 1. binyıla tarihlenen pişmiş toprak şifalı kaseler olduğunu ancak üzerlerinde yazılanları okuyamadıklarını söyledi.
“Koleksiyonumuzda, literatürde kına kasesi olarak adlandırılan 12. yüzyıl Selçuklu dönemine ait kaseler bulunmaktadır. Bunlardaki metinleri okuduğumuzda ‘Kullanan kişiye mutluluk, bereket ve şifa getirsin’ anlamında ibareler gördük. Sığ ve düz dipli olan bu kaselerin şifa amaçlı üretildiği sonucuna vardık. Daha sonra 14. ve 15. yüzyıllara tarihlenen ve Memlûk dönemine ait olabilecek oval biçimli çanaklar gördük. Üzerindeki yazıları okuyunca akrep sokması, köpek ısırması, kuduz vb. tıbbi amaçlarla üretildiğini çok daha net gördük. Osmanlı döneminde ve İslam coğrafyasında çok yaygın” diye konuştu.
Bu şifalı kaseleri herkesin kullanamadığını belirten Perk, “İlk dönemlerde eğitimli din adamlarının olmadığını varsayarsak, şifalı kaselerin kendilerini dini anlamda farklı şekillerde geliştirmiş daha saygın kişiler tarafından kullanıldığını söyleyebiliriz. bölgeler. Bu kaseleri kullanmanın da bir ritüeli vardı. İnsanların uygulamalarına, kullanım amaçlarına veya hastalıklarına göre ritüeller değişiyordu.”
Perk, bu kaselerin halen İran’da üretildiğini, hekime ve ilaca yeterince ulaşamayan toplumlarda yaygın kullanımının devam ettiğini sözlerine ekledi.