Siyasi yolsuzluğun beş aşaması
Yunanca “diaploki” olarak bilinen güç hiyerarşisindeki yozlaşmış çıkarların ve yozlaşmış ilişkilerin meşhur ağı, her türlü hükümete ve ideolojiye uyum sağlayan esnek, esnek ve ayarlanabilir bir şeydir. Tüm doğası gereği, tüm rejimlere ve zevklere uygun olması bakımından da evrenseldir. Onun tılsımları, özellikle hükümetteki yeni ya da iktidarın zirvesindeki politikacıya karşı dayanılmazdır.
Yönetim güçleri, cazibelerinin ne kadar baştan çıkarıcı olabileceğine dair ilk elden deneyime sahipler, fakat aynı zamanda rüzgârın yönü değiştiğinde ne kadar feci olabileceğini de biliyorlar ve her şey size geri geliyor. Tarih bize, bu tür ilişkilere katılan veya bu ilişkileri başlatan kişilerin doyumsuz ve bazı politikacılarla özel bağların getirebileceği faydalardan nadiren memnun olduklarını öğretti.
Dolaşık ilgi alanlarının ilişkilerinde temel olarak beş aşama vardır. Bir soruyla başlar, her zaman bir keşif tonunda ortaya çıkar: “X’le tanıştın mı? O kadar da kötü değil. Sanırım onu hafife almış olabilirim. ”
Bir sonraki aşama biraz daha samimi:“ Oldukça mükemmel ve ülke için iyi şeyler yapacağına inanıyorum. Hepimize yardım etmeliyiz ”dedi.
Son eylem, gerekli bir süre geçtikten sonra ortaya çıkıyor ve genellikle sağduyulu: “X, çok iyi, mükemmel. Ama o doğru insanlara sahip değil. Uygun bir personeli yok ve böyle yönetemez. ”
Daha sonra, ilişki bitmeden hemen önce, öngörülebilir laminasyon var: “O berbattı. Hadi devam edelim. Ve şimdi tekrar Y’ye baktığımda, o kötü değil. ”
Bundan sonra gelenler nostalji olarak tanımlanabilir – ve aynı zamanda tamamen çıldırmış olan bir politikacıyı da sürdürebilir: “Çocuğun adı ne dedin? Ona ne oldu?”
Gerçek şu ki, bir politikacının Yunanistan gibi bir ülkede başa çıkması çok zor. Bir mesafeyi korumak ve iktidarın bu karşılıklı etkileşimleri tarafından rehin alınmaması çok cesaret ister. Kendine güvenen bir politikacı bile en yakın iş arkadaşları ya da onları çevreleyen daha geniş çevreler hakkında aynı şekilde emin olamaz.
Yunan devleti, yıllar önce kurallar koymaya son vermeyi bırakmıştı ve bir sonraki hükümetin, ne kadar “haydut” davranışları ile davrandığına bakılmaksızın, iktidara seçilecek bir sonraki hükümetin bu gizli anlaşma ve yolsuzluğu kontrol edip edemeyeceğini bilemeyiz.
Bu ülkenin başbakanı, her çeşit insanın her yönden farklı yönlerde ateş ettiği bir salonda sıkışıp kalmış silahsız bir şerif gibi.